4 Aralık 2010 Cumartesi

SONBAHAR'DA ANTALYA....

 

Bu sene Antalya’da yaz aylarının hiç bitmeyeceğini düşünürken; yavaş yavaş sonbaharın o güzel yüzünü görmeye başlamak sevindirici....


Yazın o yapışkan curcunasının bitmesini herkesden daha fazla arzu eden birisi olduğumu söylemek isterim. Dayanılmaz sıcakların normale dönmesiyle; Kaleiçi'nin o dar sokaklarında tekrar tekrar kaybolmak ve her seferinde yeni yerler keşfetmek iyidir.. Bu mevsimde nostaljik tramvaya binip Müze durağında inmek ve sonsuza uzanan sahilde Beachpark’ın o sessiz plajlarında dolaşmak gibisi yoktur.

Ama dolaş dolaş nereye kadar dediğinizi duyar gibiyim. Maalesef Antalya sadece turizmi kendine uğraş edindiğinden dolayı İstanbul gibi kültür sanat etkinliklerinde çok fazla çeşitlilik yok. Oysa kültür sanat faaliyetleri kentin ve turizmin ayrılmaz bir parçasıdır. Senede bir piyano festivali, Altın Portakal ve aktif olarak oyun çıkartan belediye tiyatromuz ile yetinmeye çalışıyoruz. Cumartesi gününü fevkalade bir sosyal etkinlik olan tiyatro ile geçirmeye karar verdik. Mehmet kardeşimin bu konuda istekli ve atak oluşu beni şaşırttı. Çünkü hangi arkadaşıma tiyatroya gidelim desem tamam deniyor ama arada kaynatıyorlardı.
Mehmet’e tiyatroya gidelim demem ile biletleri almasının arasında çok kısa bir süre geçmişti. Fehim Paşa Konağı adlı oyuna bilet alan Mehmet ile gişedeki görevli arasındaki diyalog şu şekilde gelişti:

Mehmet : Filme bilet alacaktık :) (Görevli şaşırmış vaziyette)
Ben hemen araya girdim; “arkadaş oyun demek istiyor”..) Hep birlikte gülüştük..

Lise yıllarımda gittiğim belediye tiyatrosu nedense hep şirin ufak ferah bir salon olarak aklımda kalmıştı.. Salona giriş saatini beklerken tiyatro severlerin bir hayli fazla olması beni gerçekten sevindirdi. Dikkatli bakınca yaş ortalamasının 40 olduğunu fark ettim. Daha sonrasında İstanbul’dan bir tiyatrocu arkadaşımı gördüm. Tabi beni görünce şaşkınlığını gizleyemedi. İşin içinde olduğu için yaş ortalamasından bahsettiğimde bunun gene genç bir ortalama olduğunu, kendisinin bazı oyunlarında yaş ortalamasının 55 ve daha üstü olduğunu söyledi.

Salonun arka tarafında dizilmiş sandalyeler göze hiç hoş gelmediği gibi dünya kenti Antalya’ya da hiç yakışmıyordu. En arka sıradaki yerimizi bulup oturduktan sonra tiyatronun başlama anonsu duyuldu. İlk başta fark edemediğimiz fakat dakikalar geçtikçe belimin iki büklüm olacağına dair bir anonstu. Gerçekten de basket ya da futbol müsabakalarına gittiğimde oturduğum koltukların daha rahat olduğuna kanaat getirdim. Oyuncular da sitemkar mesajlarla bizlere daha modern salonlarda oyunlar sergilemek istediklerini söylediler.

Oyunun başlaması ile salon derin bir sessizliğe büründü. Fakat kısa süren bu sessizliğin ardından başlayan gülme tufanı ile oyuncular tüm izleyicilerden tam not aldı . İşin açıkçası Belediye tiyatromuz bilet fiyatları, oyuncu kadrosu ve oyun ile tam puan alırken , malesef Antalya kentine yakışmayan salonu ile eksi puan alıyor.

Sözün özüne gelecek olursak şu güzel sonbahar günlerinde tiyatrolar ve 10 gün sonra başlayacak Uluslarası Piyano festivalini kaçırılmayacak fırsatlar olarak etkinlik takviminize eklemenizi öneriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder